30 Aralık 2016 Cuma


Artık buradatız, bekleriz.

#camekancamişlerglassworks #shopinshop #coffee #3rdgenerationcoffee #millireasurans #glassart #teşvikiye #nişantası #istanbul @camekangamze @seccocafe @camekanyasemin 

1 Mart 2016 Salı

13 Aralık 2015 Pazar

30 Ocak 2015 Cuma

Bizde ŞENGÜL HAS'ın blogu, bayılırımboyleseylere.com u takip etmeye başladık. Blog meraklısı beni, heyecanı ile büyüledi. Burnunu herşeye sokmaya bayılmaya ömür boyu devam etmesi dileği ile.. .Bu arada Camekan kapısından giren tüm güzel insanlara bizde bayılıyoruz . Teşekürler Şengül.
http://bayilirimboyleseylere.com





1 Ocak 2015 Perşembe

12 Aralık 2014 Cuma

                                   Camekan Armaggan ile Newyork'ta


13 Haziran 2014 Cuma

Glass Unlimited - Made in Istanbul | The Glass Factory

                  Glass Unlimited - Made in Istanbul | The Glass Factory
                                           14th of June 2014 to the 11th of January 2015
                 



25 Ocak 2014 Cumartesi

Chicago Sonrası








































Tweetlerimiz bir tek bizleri heyecanlandırmamış. Valeria Ledda ve Daniela Munzel Chicago'da bizimle tanıştıktan sonra İstanbul da yaptıkları röportajı yayınlmışlar.. İşte linki..


http://contemporarytalk.tumblr.com/post/74010131877/camekan-glassworks-artist-interview

19 Kasım 2013 Salı

Tweet - Gezi - Sofa Chicago





Hayalimizdeki Kuşları yapmak için sıcak camda eğlenirken, Komik mi komik kuşlar çıktı ellerimizden. Uzun zaman duvarımızda asılı durdular, bakıştık bol bol. Tam o sırada Gezi parkı olayları ile karşılaştık.

Gençlerimize bayıldık, bizde onlardan olmaya çalıştık kendi çevremizde. Arkadaşlarımızı destekledik, ben birebir kızımın derdine düştüm, sanki orada başka cocuklar yokmuşcasına. İşte tüm bunlar olurken Tweeter imdadıma yetişti. Kızımı oradan takip etmeye çalıştım bir süre. Gurur duydum, bir yandan ''gazını ye, eve öyle gel'' havasındaydım, diğer yandan da endişe içinde, halk tv ye yapışmış bir durumda, ona canlı bilgiler vermek konumunda idim.

Tam bu sırada Sofa'dan (Sculpture Objects Functional Art + Design) haber geldi, bizde onceden tasarladığımız kuşlar ile geziyi birleştirdik. Kuşlarımızı özgürleştirdik, isimlerini de ''Tweet'' koyduk. Uzun bir zaman yeni formlarını almaları için uğraştık.

Kaptık onları Armaggan galerinin destegi ve Şanel'in tüm sıcaklığı ile uçtuk Chicago'ya hep beraber.
Tweet'lere bakanların ifadeleri ile çoştuk, Gezi'yi bilmelerinden etkilendik ve müthiş dostluklar ile geri döndük.

İşte Fotolarda hikayemizi tamamlıyacak şimdi. Sevgi, Özgürlük,mutluluk, hepimizin olsun.


11 Eylül 2013 Çarşamba



Camekan artık Kumbaracı yokuşunda. Penceresine hayran oldugumuz gün, daha iceri adım attığımızda karar vermiştik, ne olursa olsun buradayız biz demiştik. Bir sene geçti bile, Mahallemize alıştık.

Biz burayı çok sevdik.

Camın büyüsünü paylaşmak bize, mutluluk mutluluk hepimize...

22 Nisan 2013 Pazartesi



Serhat'a çok teşekkür ederiz.. Camekan çalışırken, onun emeği ile onun gözlerinden ..




25 Mayıs 2012 Cuma





“Saydam Tecavüz”

Şeffaf, net, olduğu gibi ancak;

Ağır. Yüklü. Yorgun.

İnsanların görünmeyen “manevi” yükleriyle kendi hayatlarına tecavüzünü konu alır “saydam tecavüz”.

Bazen kendini yasladığına ağırlığını verir ve ağır gelir.

Bazen de kendi ağırlığı kendisine saplanır kalır, içten içe zarar verir…


Malzemeler; Cam ve metal

CAMEKAN & OYTUN BERKTAN

17 Mayıs 2012 Perşembe

Best week of this year !

Thanks to Cam Ocağı, Elif, Yılmaz, Yalçınkaya Family,Glass lovers, our friends-Staff, who makes Cam ocağı home...

23 Nisan 2012 Pazartesi

Bizimkiler ... MSGSÜ İlk Öğrencılerimiz, 5 çiçek bir böcek

26 Aralık 2011 Pazartesi


Sen hiç gözlerinin içine baktın mı ?
       Sen hiç kalbinin sesini duydun mu ?
                      Ya sen hiç sen oldun mu ?



29 Mart 2011 Salı

Trabzon Havaalanı procesi :))




Atölyenin duvarındaki panoda hedefler yazılıymış uzun zamandır, her ne kadar konuştuklarımızı Gamzenin   yazdığının ben pek geç farkında olsamda, geçen gün gözüme ilişti, nihayet.. Yazılı hedeflerden biri de Trabzondu. Ve bittiği güne kadar pek hayal gibi gelsede, bol bol kutlama yaparak, yiyip içerek, uçaklarda zaman geçirerek, kıkırdayarak yaptık.
İşte bu karlar içindeki günde size onun hikayesini yazmaya karar verdim. Bu kararı vermek bile uzun zaman aldı diyelim ama mutluyum :) )
Resimlerin sıralamasını günler takip ederek yaptım. Biraz anlatmak isterim. Şöyle ki, herşey Gamze’nin halısının üstünde başladı :) Ben o arada uzaklardaydım, karalıyordum ama oturtamıyordum bir türlü kelebekler yüzünden.
Başlarken en zorlandığımız kısım, metal işler oldu. Mustafa ustanın yardımlarıyla günler süren maceranın üstüne onu da hallettik, ama o arada sanayi sitesindeki alışveris sırasında çok ama çok güldük. Orada görünen resimlerden birindeki damperli de tır hayallerimizi hatırlattı.. Onun icin cekilmiştir.. Her kadının bir tırı olmalı :) )
Sonra heep konuştuğumuz şeylerden birine takıldık bir ara, nasıl bir zevktir sanayi siteleri, nalburları gezmek.. Bizde bir gariplik mi var acaba. Albümlerimdeki resimlerin çoğunda ya vinç resimleri, ya alet edevatlar :) ) Neyse, sapmayalım konudan…
İzzet usta, mehmet usta, volkan usta.serhat usta, cam ocağı sıcak cam ekibinin müthiş emeğini söylemezsem çatlarım.. Sanırım bitince onlarda rahatlamıştır, nede olsa vırvır yedik kaflarını birkaç gun :) ) Teşekkürler..
Atladık Trabzon uçagına, kıkır kıkır, yerde kocaman bir 13 sayısı.. Tanrım, takılmışız 13′e o ara.. yok artık derken, ben uçuş korkumu halletmişken, neden kimse bana havaalanının denizin hemen kenarında olduğunu sölemez diye diye indik…
Vıp Trabzon, bizi bitmemiş haliyle karşıladı, bir prova müthiş yemekler, müthiş ötesi bir Araz ailesi :) .Hiç bu kadar güldüğümü hatırlamıyorum, bizi ağırlamak için nasıl koşturduklarını görmek çok özel hissettirdi bana kendimi:) Ben Trabzonu çok sevdim.. Beton helvalarımızı alıp, ”Olsun biz yılmayız haftaya yine burdayız…” diyerek geri döndük İstanbula.
Dönüşümüz hızlı oldu, Gürol hoca işleri beğendi :) Biz daha çok beğendik yerleşmiş halleriyle.. Diğer müthiş ekip ve  ustalar ilk başta nerden çıktı bu kadınlar deselerde, nasıl olduğunu anlamadan koşturdular bizim için, eh bu da bizim başarımız,:))  pek eğlendiler aslında, gelen giden hiç bitmedi biz yerleştirme yaparken. Hatta bilumum sorular sordular, bir görevli tutturdu, niye borda mavi ısıklandırma yok burda diye :) )
Neticede işte bir projeyi daha çok çok eğlenerek bitirebilen kadınlarız biz.. Yaptığı işten zevk alan, mutlu olabilen nadir insanlarız. Ne mutlu (Burda gözlerim doldu) Şaka bir yana, sizi camekan’ın hikayelerini okumaya. bizi camekanla mutluluğa gülümsemeye davet ediyoruz..

21 Aralık 2010 Salı

Camekan - sofa chicago 2010

Uzun uzadıya düşündüm.. Chicago Sofa' yı öyle bir anlatmam,lazım ki.. İşte, o ki bir türlü buraya sığamıyor.. Hazırlık safhası, yerleşim, Türk Kültür Vakfı, kurduğumuz dostluklar, kahkahalar, hep beraber gittiğimiz arkadaşlarımız, toparlanmaca, Chicago..Ve fakat :) iyi kötü, çektiğimiz resimler var.. İşte onlar....



1 Kasım 2010 Pazartesi

Hooop Eskişehir Camgeran ..

Ve İzmir'den, uçakla Ankara, hoop oradan tren ile Eskişehir diye uzatıp tarif vermek geldi içimden .. Kusuruma bakmayın lütfen, bu seferki yazım biraz böyle daldan dala, hoplaya hoplaya ..İzmir'den sonra, bizim gibi camla çalışan arkadaşlarımızın heyecanına ortak olmak ve sergilenen işlerimize eşlik etmek için yolumuza devam ettik. Burada link veriyorum, link vermek pek profesyonel oluyormuş blog dünyasında diye duydum...
Sergilenmek üzere seçilen eser olan insanlarımızı, (people serimizi) de ilk Eskişehir de gösterdik. Bilseler oradan Chicago - Sofa'ya gidecekler, duruşları daha da neşeli olurdu bence...

Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesini çok görmek istiyorduk. Ve müthişti, ama bizim için en hoşu, Cam Ocağından başka bir mekanda ilk defa cam üflemekti :) Bu kadar farklı olacağını hiç düşünmemiştik. Aslında zor olan ortama uyum sağlayabilmekmiş öğrendik.




Tezgah küçük, alçak, camı aldığınız ocaktan tutun, kullandığınız aletlerin yeri bile farklı. Eee Heyecanda var.. Ama sağolsunlar bizi düşünmüşler, teklif edilince, bir iki, kem küm, normalde tersi olması gerekirken ben alıverdim pipoyu elime.. O anda ne üfliyeceğimize karar vermek daha zor geldiğinden galiba..Evet evet itiraf ediyorum, biraz da vazgeçmiyelim diye...

Ama işte en güzeli yine gerçekleşti, bizim meşhur son dakika olayı, kararları, koşuşturmaları gibi.. Meral tasarladı, Gamze ile üfledik.. Bu arada Barış Hocadan bahsetmeden olmaz tabii.. Barış ile Cam ocağında eğitimde tanıştık, güleryüzünü çok sevdik ve o hocam dedikçe bizim utanmalar yüz kızarıklığından, gülümsemeye dönüştü.. Neticede Barış hocam sağolsun bize yardım etti. Heyecanımızı azalttı :)




Sonra Cam Ocağının Sanatcılarına gelsin ödüller :)
Ama içimden bir ses diyor ki, Eskişehir'e biz tekrar geleceğiz :))

Aslında nasıl farklı bir şekilde yazmak geliyor içinden, hani daha da samimi, tüm deliliğimiz ile, ama bloğu takip edenlerin sayısı arttıkca, ben ben olmaktan çıkıyorum... Aynı bu yazıya yaptığım gibi, bir kaç hafta önceden başlıyorum yazmaya... Sonra üzerinden milyon kez geçiyorum veeee kaydı yayınla :))

Ruhumuzdaki güzelliği, sevgiyi yansıtabildiysek insanlarımız ile size, işte bunu paylaşabilmek bize, aynamız olmak ise size ....

20 Ekim 2010 Çarşamba

Cam Ocağı ile Ege' de


İzmir'de neler mi oldu ? Şöyle başmam lazım, bence harikaydı. Hep beraber çalışabilmek, egolar olmadan, sevgiyle,.. işte olan buydu :) ama tabii blogda yazmak şart oldu yada yazdırmak :) Günlerdir kıvranıyorum başlaya bilmek için.. Ama şansımı deniyeyim, belki yazar diye sordum Gamzeye, ve işte Gamze yazar...

Eserlerin toplanıp yollanması, katalogun oluşumu ile ilgili gidip dönen mailler, fotoların toplanması, Cam Ocağın da sabır taşına dönen Gülben' e, son dakikaya kadar tasarım yapıp derleme toplama yapan Elifimize, yine elinde fotograf makinesi hadi çek çek diye peşinde dolandığımız Tulin 'imize teşekkürü bir borç biliriz :) diye başlarım.


Eserlerin hepsi önceden yollanmıştı, varır varmaz yerleştirme telaşı sardı tüm grubu.
Abdullah usta ve Gulin bizimle gelmeseydi çok zorlanırdık, tüm kutuları onlar açtılar, yerleştirmenin büyük bir kısmı hallolmuş oldu. Sergi salonu ise Tüzüm hocanın, yorgunluğuna rağmen, seyahat dönüşü falan demeden el atması ile muthiş bir zevkle yerleşti.

Yerleşimde Felekşan ın işi güne damgayı vuran eser oldu, Tüzüm hoca,önce işi diğerlerini bastırmasın diye en dip kısma koydurdu, Sertaç, Barbi :), Abdullah, Sinan ve direktif bendeniz Gamze :P eşliginde hoooop taşındı işaretli yerlerden bi gayret diklendi….öyle kolay değil, 1,20 m boyunca ciddi bir ağırlığı olan muthiş bir parça, ya kırılırsa diyee diyeee kırmadan bir ohhh diyelim dedik amma, Tüzüm hoca "çocuklar içime sinmedi, hadi gelin bir zahmet onu ortaya alalım dedi, bir daha hooooop ortada , aaaaa durun durun olmadı yaaa galiba biraz sağa, yooo yoooo gene olmadı, gelin onu en öne koyalım ve korumalıyız zaten diyip, derken Sertaç ve Barbi boş boş bakmaya başlamistılar bile, biz kızlar grubu ise kıkır kıkır gülüp motivasyon sloganları atarken, Tüzum hoca'nın son cağrısı ile eser yerini buldu :) çok şükür kırılmadan :)))


Altan ve Yılmaz'ın uzakdan bakıp, ses çıkarmadan gözleriyle eleştrileri, Semrin'in hasta olmasına rağmen son dakikaya kadar orda birebir güler yüzle verdiği destek, Ege Üniversitesinin elemanlarının verdiği destekler.. tam omuzlar düşerken gelen sıçak çaylar..

Standlerin üzerinde verilen pozlar, isim etiketlerin yapıştırılması, cd lerin ayarlanması, duvar afişleri, boncuk yapan arkadaşlarımızın kendilerini temsil etmek icin gösterdikleri müthiş çaba derken ayaklara kara sular indi.Unutmadan, Yaseminin 2 gün once çukura düşüp inciltiği morarmış ve şişmiş ayağı ile ordan oraya bir şeyi yokmuş gibi koşuşturması da var..
İşte böyleee, ertesi güne hazırız diyip kendimzi ödullendirmek üzere içilen raki ve mezeler .....

Kızların gücü, ama en önemlisi Altan beyin bakışı

Buradan ben devamını alıyorum :) Şöyle ki, Tülin çok güzel bir kutlama yemeği verdi, Eskişehir de aldığı ödül için.. (Bu arada söylemeden geçemiyeceğim, duyduk duymadık demeyin Tülin in en büyük çabası Yasemin Ve Gamzeyi nasıl ayrı düşürürümdür :) Şaka bir yana başaramıyacağını bilir ve ikimizi de işletir durur biz de bayılırız ona).. bloglara düşücek kadınmıydın Tülin ?? :)) Bu güzel yemekte Erkin Saygı çok güzel bir kelime söyledi, bu Camcı grubu, bu kadar senedir bu camiada gördüğüm en keyifli grup dedi.. Çok doğrudur..Ama en teşekkür edilmesi gereken kiş Yılmaz Yalçınkayadır. Cam babamız iyi ki varsın..

veeee,.. paylaşmanın zevki ile yapılan eserlere doyamamak hepimize, sevgi ile.. gülücükler ile...