29 Mart 2011 Salı

Trabzon Havaalanı procesi :))




Atölyenin duvarındaki panoda hedefler yazılıymış uzun zamandır, her ne kadar konuştuklarımızı Gamzenin   yazdığının ben pek geç farkında olsamda, geçen gün gözüme ilişti, nihayet.. Yazılı hedeflerden biri de Trabzondu. Ve bittiği güne kadar pek hayal gibi gelsede, bol bol kutlama yaparak, yiyip içerek, uçaklarda zaman geçirerek, kıkırdayarak yaptık.
İşte bu karlar içindeki günde size onun hikayesini yazmaya karar verdim. Bu kararı vermek bile uzun zaman aldı diyelim ama mutluyum :) )
Resimlerin sıralamasını günler takip ederek yaptım. Biraz anlatmak isterim. Şöyle ki, herşey Gamze’nin halısının üstünde başladı :) Ben o arada uzaklardaydım, karalıyordum ama oturtamıyordum bir türlü kelebekler yüzünden.
Başlarken en zorlandığımız kısım, metal işler oldu. Mustafa ustanın yardımlarıyla günler süren maceranın üstüne onu da hallettik, ama o arada sanayi sitesindeki alışveris sırasında çok ama çok güldük. Orada görünen resimlerden birindeki damperli de tır hayallerimizi hatırlattı.. Onun icin cekilmiştir.. Her kadının bir tırı olmalı :) )
Sonra heep konuştuğumuz şeylerden birine takıldık bir ara, nasıl bir zevktir sanayi siteleri, nalburları gezmek.. Bizde bir gariplik mi var acaba. Albümlerimdeki resimlerin çoğunda ya vinç resimleri, ya alet edevatlar :) ) Neyse, sapmayalım konudan…
İzzet usta, mehmet usta, volkan usta.serhat usta, cam ocağı sıcak cam ekibinin müthiş emeğini söylemezsem çatlarım.. Sanırım bitince onlarda rahatlamıştır, nede olsa vırvır yedik kaflarını birkaç gun :) ) Teşekkürler..
Atladık Trabzon uçagına, kıkır kıkır, yerde kocaman bir 13 sayısı.. Tanrım, takılmışız 13′e o ara.. yok artık derken, ben uçuş korkumu halletmişken, neden kimse bana havaalanının denizin hemen kenarında olduğunu sölemez diye diye indik…
Vıp Trabzon, bizi bitmemiş haliyle karşıladı, bir prova müthiş yemekler, müthiş ötesi bir Araz ailesi :) .Hiç bu kadar güldüğümü hatırlamıyorum, bizi ağırlamak için nasıl koşturduklarını görmek çok özel hissettirdi bana kendimi:) Ben Trabzonu çok sevdim.. Beton helvalarımızı alıp, ”Olsun biz yılmayız haftaya yine burdayız…” diyerek geri döndük İstanbula.
Dönüşümüz hızlı oldu, Gürol hoca işleri beğendi :) Biz daha çok beğendik yerleşmiş halleriyle.. Diğer müthiş ekip ve  ustalar ilk başta nerden çıktı bu kadınlar deselerde, nasıl olduğunu anlamadan koşturdular bizim için, eh bu da bizim başarımız,:))  pek eğlendiler aslında, gelen giden hiç bitmedi biz yerleştirme yaparken. Hatta bilumum sorular sordular, bir görevli tutturdu, niye borda mavi ısıklandırma yok burda diye :) )
Neticede işte bir projeyi daha çok çok eğlenerek bitirebilen kadınlarız biz.. Yaptığı işten zevk alan, mutlu olabilen nadir insanlarız. Ne mutlu (Burda gözlerim doldu) Şaka bir yana, sizi camekan’ın hikayelerini okumaya. bizi camekanla mutluluğa gülümsemeye davet ediyoruz..