İzmir'de neler mi oldu ? Şöyle başmam lazım, bence harikaydı. Hep beraber çalışabilmek, egolar olmadan, sevgiyle,.. işte olan buydu :) ama tabii blogda yazmak şart oldu yada yazdırmak :) Günlerdir kıvranıyorum başlaya bilmek için.. Ama şansımı deniyeyim, belki yazar diye sordum Gamzeye, ve işte Gamze yazar...
Eserlerin toplanıp yollanması, katalogun oluşumu ile ilgili gidip dönen mailler, fotoların toplanması, Cam Ocağın da sabır taşına dönen Gülben' e, son dakikaya kadar tasarım yapıp derleme toplama yapan Elifimize, yine elinde fotograf makinesi hadi çek çek diye peşinde dolandığımız Tulin 'imize teşekkürü bir borç biliriz :) diye başlarım.
Eserlerin hepsi önceden yollanmıştı, varır varmaz yerleştirme telaşı sardı tüm grubu.
Abdullah usta ve Gulin bizimle gelmeseydi çok zorlanırdık, tüm kutuları onlar açtılar, yerleştirmenin büyük bir kısmı hallolmuş oldu. Sergi salonu ise Tüzüm hocanın, yorgunluğuna rağmen, seyahat dönüşü falan demeden el atması ile muthiş bir zevkle yerleşti.
Yerleşimde Felekşan ın işi güne damgayı vuran eser oldu, Tüzüm hoca,önce işi diğerlerini bastırmasın diye en dip kısma koydurdu, Sertaç, Barbi :), Abdullah, Sinan ve direktif bendeniz Gamze :P eşliginde hoooop taşındı işaretli yerlerden bi gayret diklendi….öyle kolay değil, 1,20 m boyunca ciddi bir ağırlığı olan muthiş bir parça, ya kırılırsa diyee diyeee kırmadan bir ohhh diyelim dedik amma, Tüzüm hoca "çocuklar içime sinmedi, hadi gelin bir zahmet onu ortaya alalım dedi, bir daha hooooop ortada , aaaaa durun durun olmadı yaaa galiba biraz sağa, yooo yoooo gene olmadı, gelin onu en öne koyalım ve korumalıyız zaten diyip, derken Sertaç ve Barbi boş boş bakmaya başlamistılar bile, biz kızlar grubu ise kıkır kıkır gülüp motivasyon sloganları atarken, Tüzum hoca'nın son cağrısı ile eser yerini buldu :) çok şükür kırılmadan :)))
Altan ve Yılmaz'ın uzakdan bakıp, ses çıkarmadan gözleriyle eleştrileri, Semrin'in hasta olmasına rağmen son dakikaya kadar orda birebir güler yüzle verdiği destek, Ege Üniversitesinin elemanlarının verdiği destekler.. tam omuzlar düşerken gelen sıçak çaylar..
Standlerin üzerinde verilen pozlar, isim etiketlerin yapıştırılması, cd lerin ayarlanması, duvar afişleri, boncuk yapan arkadaşlarımızın kendilerini temsil etmek icin gösterdikleri müthiş çaba derken ayaklara kara sular indi.Unutmadan, Yaseminin 2 gün once çukura düşüp inciltiği morarmış ve şişmiş ayağı ile ordan oraya bir şeyi yokmuş gibi koşuşturması da var..
İşte böyleee, ertesi güne hazırız diyip kendimzi ödullendirmek üzere içilen raki ve mezeler .....
Kızların gücü, ama en önemlisi Altan beyin bakışı
Buradan ben devamını alıyorum :) Şöyle ki, Tülin çok güzel bir kutlama yemeği verdi, Eskişehir de aldığı ödül için.. (Bu arada söylemeden geçemiyeceğim, duyduk duymadık demeyin Tülin in en büyük çabası Yasemin Ve Gamzeyi nasıl ayrı düşürürümdür :) Şaka bir yana başaramıyacağını bilir ve ikimizi de işletir durur biz de bayılırız ona).. bloglara düşücek kadınmıydın Tülin ?? :)) Bu güzel yemekte Erkin Saygı çok güzel bir kelime söyledi, bu Camcı grubu, bu kadar senedir bu camiada gördüğüm en keyifli grup dedi.. Çok doğrudur..Ama en teşekkür edilmesi gereken kiş Yılmaz Yalçınkayadır. Cam babamız iyi ki varsın..
veeee,.. paylaşmanın zevki ile yapılan eserlere doyamamak hepimize, sevgi ile.. gülücükler ile...